ÇIKARTMALAR
- İrem Yanmaz
- 7 saat önce
- 3 dakikada okunur
Masanın üstünde günün ganimetleri serili: içindeki iki yudumluk suyuyla bir pet şişe, köpecik için sentetik kemikler, naneli şeker ve uğradığımız yerlerden topladığımız ıslak mendiller. Sağımdaki arkadaşım bu karmaşanın ortasına, bir de tabletini çıkarıp koyuyor masaya. Tabletin dışına az önce satın aldığı çıkartmaları yapıştıracak. İlk çıkartmayı arkasındaki kâğıttan sıyıramıyor bir türlü, bana uzatıyor. Azıcık gururum okşanıyor bu hareket karşısında, el becerime duyulan güven el becerime duyduğum güveni besliyor.
Güç bela ilk çıkartmayı sıyırıyorum, epey vakit alıyor bu ve sağımdaki arkadaşımın neden zorlandığını iyice biliyorum şimdi. Tabletin dışında uygun gördüğü bir yere yapıştırıyor onu, bir başka çıkartmaya geçecek şimdi.
Süsleme işini bitirince biraz kendi incelemek, biraz da bize göstermek için önünü ve arkasını çeviriyor. Tabletin her tarafı çeşitli çıkartmalarla dolu: satın aldığı çıkartmalar, stantlardan topladığı çıkartmalar, artık görüşmediği bir arkadaşının verdiği çıkartmalar. Birkaç tanesini de ben vermişim hatta, biz hala görüşüyoruz ama bir sene sonrasının ne getireceğini bilmiyorum. Benim hediyem olan çıkartmalar bir gün “bir hayaletten hediye” niteliğini edinmişse bu herhalde benim yüzümden olmuştur, zira şimdi bile içim kötücül hislerle dolu:
Tabletin kılıfına bakıyorum ve onca yaşanmışlığı ve anılarla şişip üç boyutlu olmuş çıkartmaları görmüyorum. Benim dikkatimi cezbeden tek şey kılıfın genel görünümünün çirkinliği ve estetiğe uymazlığı. Şu çıkartma mesela (benim verdiklerimden biri), kabul etmek gerek ki bir mesajı var ancak hiç güzel görünmüyor. Benim için yapıştırdığını zannetmiyorum, hatırım için katlanılan bir sevimsizlik yok ortada, dolayısıyla düşüncelerimde istediğim kadar acımasızlaşabilirim. Görünen o ki sağımdaki arkadaşım da bu fikirlerimi paylaşıyor.
“İnsanlar bilgisayarlarına, tabletlerine çıkartmalar doldurunca ne kadar güzel görünüyor. Bir de benimkine bak.”
Evet, şimdi biraz yumuşayabilirim ona karşı: Bazı çıkartmaların bireysel sönüklüğünün farkında olmasa da genel uyumsuzluğun farkında. Şimdi, eğer kendime ve ona karşı dürüst olacaksam ona “Hakikaten kötü görünüyor.” anlamına gelecek bir şeyler söylemeliyim. Yoksa fikirlerini ve söylemlerini uyuşturmayan iki yüzlü biri olurum ve kendimle ilgili buna katlanamam işte. Özellikle çirkin görünen, özensizce yerleştirilmiş bir tanesini seçip işaret ediyorum.
“Bu neden böyle?”
Gülüyor. Bilmiyormuş.
Zihnimin çirkinliğe yaptığı vurgu belki temize çıkarılabilirdi, ben konuyu başka yerlere çekmeseydim. Önce düşünüyorum, demek ki bu zevksizce dizayn edilmiş kılıf, sağımdaki arkadaşımın zevksizliğine işaret ediyor. Sağımdaki arkadaşımın talihsiz yaratımını ondaki bir eksikliğe işaret eder olarak yorumluyor, meseleyi onun olduğu kişiyle bağdaştırıyorum. Çünkü onun olduğu kişiyle benim olduğum kişiyi bağdaştıracak, daha doğrusu karşılaştıracağım, meseleyi aceleyle kişiselleştireceğim: Ben böyle çirkin bir yaratım eyleminde bulunmazdım, dolayısıyla ben estetik zevki daha gelişkin biriyim herhalde. Onlar sohbete devam eder ve ben bunları düşünürken çok mu sinsiyim? Öyleyim, ama ancak böyle var olabilirim. Çevremdekilerden daha iyi, daha yetkin olduğumu hissetmezsem; kendi kafamda kendimi diğerlerinden ayrı bir noktaya konumlamazsam nasıl var olurum, var olduğumu algılarım? Bir çeşit farklılığım olmalı, şimdi masamızın etrafında tasmasının izin verdiğince dolanan köpeciğe sevgiyle bakan yabancılardan kendimi nasıl ayrıştırabilirim? Herhangi biri olmaktan nasıl kurtulabilirim, eğer bambaşka bir biçimde yetenekli ve becerikli değilsem? Kendimi başka türlü tanımayı bilmiyorum.
Aklıma kendi tabletimin kılıfı geliyor sonra. Ben onu nasıl süslemiştim? İşin doğrusu, süslememiştim. Tabletimin üzeri bomboş, hiçbir çıkartma yok. Sağ üst köşedeki minik çizgi film karakteri figürü dışında alabildiğine siyah, onu da karşımdaki arkadaşım benim için yapıştırdı. Birinin hatırı için yapılmış bir hareket böyle görünür işte, boş kanvasa ilk ve tek darbeyi atmasına müsaade etmemle.
Madem öyle zevklisin, öyle yeteneklisin, o zaman tüm bunları kendi kanvasında gösterebilirsin. Biliyorum, ama şimdilik sağımdaki arkadaşımın kanvasına muhalefet etmek daha kolay. Benim tabletim dolu ve güzel görünüyor olsaydı; ben de tabletimden, boyadığım kanvaslardan ve kendimden emin olsaydım böyle kötücül düşünmezdim. Arkadaşlarıma karanlık hisler beslemez, zayıflıklarını arayıp araştırmaz ve en sonunda yaşamlarından dışarı itildiğimde tüm o karanlık hislerimi kendi üstüme kusmazdım.
Ama şimdilik bunları düşünmek gereksiz. Bugün masadaki ganimetler ve köpecikle beraber oturuyorum ve hala görüşüyoruz, bir hayalet olunca düşünülecek şeyler bunlar.







Yorumlar