top of page
Ara

Simsiyah -2-

Bir kediye dönüşüp ev kedisi hayatı yaşamanın kötü bir yanı varsa o da benimle aynı yaşta

olan sahibim Alin'e sürekli yalan söylemekti. Küçük miyavlamalarım, başımı eğişim,

patilerimle onun eline dokunuşlarım... hepsi bir tür yanıttı. Onun söylediklerini anlıyordum

ama o benim sadece akıllı bir kedi olduğumu düşünüyordu. Ama aslında ben kaçak ve onun

dışında şu anda kimsesi olmayan bir kızdım.

 

Ve bu sır... her geçen gün biraz daha ağırlaşıyordu omzumda. Beni sevdiği her an, içimde bir

sızı başlıyordu. Çünkü onun sevgisini, güvenini hak etmiyordum. En azından ben öyle

hissediyordum.

 

Bazen onun gözleri önünde insana dönüşüp demek istiyordum. 'Ben aslında insanım. Adım

Simay ve gerçekten arkadaşın olmak istiyorum.' ama.. Bunu yapamayacağımı biliyordum. O

kadar cesur değildim. Korkum ve şanssızlığım en kötü olasılıkları düşündürttürüyordu. Bunu

çok garip bulup beni evden atabilirdi, polisi arayabilirdi ve benim bile anlamadığım güçlerimi

açıklamak zorunda kalabilirdim, ya da daha kötüsü; eski hayatıma dönmek zorunda

kalabilirdim. Kaçtığım ve asla dönmek istemediğim hayatıma.

 

Tabi tüm bu kötü olasılıkların yanında onu tanıdığım kadarıyla beni olduğum gibi kabul etme

ihtimali de vardı. Ama büyü gibi, gerçeküstü bir şeyi kabullenmek kolay değildi.

Yani..

Kim kedisinin insan olduğunu öğrenip sakin kalabilir ki?

 

İki taraflı düşüncelerim belliydi

Bir yanda içimden bir ses: "ona gerçeği borçlusun"

Öte yanda diğer bir bir ses: "Sessiz kal. Saklan.”

 

Şu anda saklan tarafım daha baskındı. Belki bir gün söyleyecek cesareti bulabilirdim. Ama

yakın zamanda değildi.

 

Suçluluk duygum korkumun üzerine çıktığı zaman.

 

Hayatımızın olduğu gibi devam ettiği günlerden birinde tuhaf bir şey daha başıma geldi sanki

şu zamana kadar normal yaşam yaşıyormuşum gibi.


 

Onun odasında ne yaptığını kontrol etmek için girdiğimde Alin suyu kontrol ediyordu parmak

uçlarının arasında. Belki de çok şaşırmamalıydım, sonuçta ben de hayvana dönüşebilen süper

gücü olan biriydim ama gördüklerimle kedi ağzımı açıp birkaç saniye donmama engel

olamamıştı. Alin, ellerini iki yana açmış, parmak uçlarıyla suyu kontrol ediyordu.

 

Bardağın içinden suyu yukarıya, havaya doğru yükseltti—yavaşça, neredeyse suyu havada

dans ettirir gibi. Gözlerimi kırpmadan izledim birkaç saniye. Bu bir anda benim bildiğim

“tuhaflık sınırını” fazlasıyla aşmış gibiydi. Miyavladım dikkatini çekmek için.

 

Alin bana döndü. Gülümsedi. "İlginç, değil mi? Bugün fark ettim antrenmanda. Süremin son

zamanlarda iyi olmasına şaşmamalı." Alin'in iyi yüzücü olduğunu biliyordum. Yarışmalara

katılan lisanslı sporcuydu gittiği kulüpte. Annesi son zamanlarda koçundan iyi haberler

aldığını söylerken bundan bahsediyordu muhtemelen. Ama bu normal gelişmeden çok daha

başkaydı. Bir sırdı. Benimle aynı olan bir sır. Hatta bir açıdan su içinde bir hilesi vardı. Ama

bu onun doğal yeteneğiyse, bu gerçekten hile sayılır mıydı?”

 

Çok düşünüyordum..

 

O anda düşüncelerim suyla birlikte bozuldu. O kontrolü aniden kaybetti ve birkaç damla

doğrudan üzerime sıçradı. Zıplayarak kenara çekildim ve ona olabildiğince ciddi bir bakış

attım. Alin kahkahayı bastı. "Tamam tamam özür dilerim. Anlaşılan hala usta değilim." Yeri

peçeteyle silince başımı onun eline sürttüm ve özrünü kabul ettiğimi belli ettim.

 

Bakışları bana kaydı. "Biliyor musun? Bazenleri beni tahmin etttiğimden daha çok anladığını

düşünüyorum."


Bir bilseydin…


Alin, zamanla gücünü daha sık kullanmaya başladı. Su aamlalarını havada döndürmeyi

öğrendi, onları şekillendirdi. Eğlendi, öğrendi, büyüdü. Benim gibiydi bir açıdan.. Artık

odadaki tek tuhaf şey ben değildim. Süper güçlerin varlığını ilk elden öğrenmişti. Bu beni ona

açık olma konusunda cesaretlendirmişti. Daha fazla cesur olup yakınında onu anladığımı daha

fazla belli ettikçe bana olan bakışlarında artık normal bir kedi olmadığımı anlamaya


başlamıştı. daha fazlası olduğunu anlıyordu. Belki henüz bilmiyordu ne olduğunu... ama

hissediyordu.

 

Yavaş yavaş diye hatırlattım kendime. Bunu başarabildim. Korkumda kurtulup ona her şeyi

anlatabilirdim beni anlayacağını umarak. Ve o zaman belki, bunu gerçekten başarabilirdik. 2

tuhaf kız olarak arkadaş olup birbirimizin sırrını koruyabilirdik.

 

Ama merak etmeden duramıyordum, düşüncelerim sürekli olarak bir tarafa sanki kontrol

edilemeden kayıyordu:

 

-Eğer bu güçler ikimizde varsa başka kişilerde de farklı şekilde bu güçler var olabilir miydi?

- Kaç kişide vardı?

-Bu olanların sebebi neydi?

-Bir nedeni ya da kaynağı var mıydı?

-Ve neden düşündükçe daha fazla derine gidiyormuşum gibi hissediyordum?

 

Bir yanım biliyordu. Bu anlar sadece başlangıçtı ve soruların cevabını öğrendiğimde bir şeyler

değişecekti.

 

Cevabı öğrenmek istiyor muydum?

Merakım vardı.

Bu değişime hazır mıydım?

Bunu ben bile bilmiyordum.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright

© 2023 by Turning Heads. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu

bottom of page