Kim Bilir
- Ahmet Uygun
- 16 May
- 2 dakikada okunur
Aslında kesin bir şekilde biliyordum uzaklaşacağımızı, aramıza, binlerce kilometrelerden
uzak mesafelerin gireceğini, paralel çizgiler gibi asla birbirimize tekrar ulaşmayacağımızı.
Bunu bilmeme rağmen bırakmak istemedim hiç, asla gerçekleşmeyecek bir geleceğe dair
umutlarıma tüm gücümle tutunmaya çalıştım, “gerçek” adını verdiğimiz kuralları reddedip
olmayacak bir yerde olabilmek istedim.
Şimdi düşünüyorum da içimde beni çiğ çiğ yiyen çaresizliğe, umutsuzluğa sanki karşı
koyarmışçasına parlıyordun benim gözümde, her şeyin bir sonu olduğunu bildiğime rağmen
senin gülüşünü gördüğümde bunları unutup peşinde koşmaya başlıyordum. Koşuyordum,
koşuyordum, bacaklarımda artık güç kalmamasına, kalbimde artık bir adım daha atacak güç
kalmasa da seni takip etmeye devam ediyordum. Ve biliyor musun? Bunu çok seviyordum.
Her bir adım sanki bir sonraki asla gelmeyecek gibi hissettirsede buna aşıktım, eğer son
adımımı seçme şansım olsa muhtemelen senin peşinde atmayı dilerdim. Benim için olabilecek
en üstün hediye, sonsuza kadar kalacağım noktanın senin ışığının görülebildiği bir yer
olabilmesiydi.
Seni hep güneş olarak görürdüm, beni ısıttığın, yolumu bulmamı sağladığın ve her şeyden çok
yaşadığımı hissettirdiğin için. Sen ise Ay olduğunu iddia ederdin. İsminde o geçiyordu
sonuçta. Ay’ı çok seviyordun. Ve biliyor musun? Ben de çok seviyorum. Hem Ay’ı, hem Ay’ı,
hem de… “ay”ı. Bu benzetmelerin ne kadar doğru olduğunu bir yandan biliyordum. Benim
için, ışığı, geleceği, geçmişi, şimdiyi, yaşamı ve her şeyi sembolleyen sen için, ben senin
yalnızca senin yörüngende dönen bir gezegendim. Ben olsam da, olmasam da, sen parlamaya
devam edecektin. Ama ben orada olmayı seviyordum, senin çevrende, senin ışığınla
aydınlanan, senin sıcaklığınla hayat kazanan…
En zor olan ise, birlikte kurduğumuz hayalleri tek başıma yaşacak olduğumun farkındalığı.
Birlikte, yan yana hayal ettiğimiz dünyada yalnız başıma, sensiz olacağım. Önüme doğru
baktığımda, geleceği aradığımda sen olmayacaksın. Şimdi hayalini beraber kurduğumuz
yerdeyim, seni hiçbir yerde göremeden. Ama olsun. Yine de bununla baş edebilirim. Neden
mi? Basit, çünkü ben zaten her daim seni kendimde taşıyorum. Hayalini kurduğum dünyada
sen olmasan dahi sen, hayallerimin kendisinde varsın zaten. Sen olmadan olamayacak
hayaller, varılamayacak yerler, görülemeyecek manzaraları gördüğüm sürece, sen benim
kalbimde, senin atışıyla çok dalga geçtiğin kalbimde, her daim yaşayacaksın. Hiçbir zaman
yalnız olmayacağımı biliyorum. Biz birbirimizden ayrılmış olsak da ellerimiz birbirine asla
deokunmayacak olsa da senin sesini bir daha hiçbir zaman duymayacak olsam da benimle
yaşayacaksın. Nasıl güzel anlatmış şarkıcı:
“ Now, the time has come, we must let go of the hands we’ve held,
And with our empty hands, we’ll each receive our key.
Probably, we’ll never return, someday forget the place we were together.”
Comments