Delikanlı alarmın rahatsız edici sesiyle karanlık bir sabaha uyandı, uyanır uyanmaz yaptığı ilk şey her zaman olduğu gibi dışarıya bakmak oldu. Gördüğü hep benzer yüzlerdi onlar da kendisi gibi bir yere yetişme çabası içindeydiler. Fazla oyalanmadan kendini toparlayıp dışarı attı kendisini. Hava çok gergindi otobüs durağına kadar acaba şemsiye almalı mıydım yanıma diye sorup durdu kendine ama çoktan varmıştı durağa. Otobüse bindiğinde aklından çalıştığı yerdeki ilk yılları geçiriyordu ne güzel yıllardı o yıllar, daha düşünebilme yetisini kaybetmemiş heyecanlı bir gençti şimdi ise az yıl geçmesine rağmen şirket hayatını boğuvermişti, tüm düşünme yetisini kaybetmişti artık. Soğuk ve herhangi bir estetikten uzak şirket binasının karşısına geldiğinde derin bir oh çekip girdi içeri. Çalıştığı yer yaklaşık 20-30 kişinin çalıştığı bir ofis ortamıydı. Buradaki tüm çalışanlar özlerinde pırlanta gibi insanlardı hepsi birbirinden farklıydı burada çalışmaya başladıklarında ama maalesef şirket hayatı hepsini derinden etkilemişti ve yormuştu, onları burada tutan ise para kazanma ve kariyer hırsıydı. Delikanlı masasının başına geçti ufak bir iki düzeltmeden sonra masasına yerleşti. Kahve almaya giderken Bade ile karşılaştı, Bade onun burada çalışmasının sebebiydi aslında çünkü kendisinin pek parayla kariyerle işi yoktu. Öyle düşünme yetisini yitirmişti ki çalışılan yer bile artık umurunda değildi, tek isteği her gün Bade’yi görmekti. Kendisi Bade’ye açılmak için birçok video izliyordu “Kızlara nasıl açılınır?” adı altında ama bir türlü pratiğe dökemiyordu işi hatta bu konularda iyi olan bir arkadaşından çok tavsiye almış ama bir türlü becerememişti. Kendisine ait olan hiçbir fikri yoktu ilişkiler hakkında. İkisi de kahvelerini aldıktan sonra ikisinin de çok sevdiği edebi lakırtılar etmeye başladılar söz sözü açtı ve delikanlı Bade’yi işten sonra bir şeyler içmeye davet etti Bade de hiçbir şeyden habersiz kabul etti daveti. Delikanlı bütün gün işine yoğunlaşamadı aklı hep akşamki buluşmadaydı, artık Bade’ye onu sevdiğini söylemesi gerektiğini düşündü. Buluşma zamanı geldi çattı ikisi birlikte sokaklarda yürümeye başladılar. Delikanlı Bade’nin bembeyaz teni ve yürürken dalgalanan bukleli saçlarına baktıkça hava aydınlanıyordu, güneş açıyordu kendisi için sanki. Bade’nin ise haberi yoktu delikanlının aşkından. Sonunda duvarlarında kitapların olduğu çok güzel bir mekana oturdular ikisi için de çok şahaneydi mekan çünkü ikisi de kitaplara bayılıyorlardı. Delikanlı bir iki saatin sonunda içindeki ateşe dayanamayıp Bade’nin pamuk yanağına öpücük kondurmak için yaklaştığında Bade delikanlıyı eliyle omuzlarından itiverdi ikisi de kıpkırmızı kesilmişlerdi, Bade hiç beklemiyordu delikanlıdan böyle bir hareket sonuçta yaptığı çok ani ve bilinçsiz bir hareketti. Hemen kalkıp gitti masadan delikanlı ise bir başına kalmıştı. Delikanlı biraz daha oturduktan sonra dışarı çıktığında havadaki gerginlik yerini yağmura bırakmıştı. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağmasına rağmen delikanlı otobüse binmek yerine yürümeyi tercih etti üstelik şemsiyesi bile yoktu. Yürürken uzun bir aradan sonra düşünmeye başladı bugüne kadar yaşadıkları üzerine, neden yarı açık cezaevi gibi bir yerde uzun süre boyunca çalışmış ki bunu fark etmesine rağmen neden hala orda çalışıyordu, evet Bade’yi seviyordu fakat bir yerlerde hata yapmış olmalıydı her şey eline yüzüne bulaşmıştı. Nerdeydi hatası? Yürüdükçe kendinin değil Bade’nin hatalı olduğunu düşünmeye başladı halbuki kendisi sevmeyi bilseydi belki de her şey daha güzel olabilirdi çünkü Bade de çalıştıkları yere veya daha farklı birçok konuya dair delikanlıyla aynı fikirdeydi, ruh ikizi gibiydiler. Eve geldiğinde sırılsıklam olmasına rağmen hemen masasının başına geçip tüm düşüncelerini, hislerini masaya yatırdı masası eski püskü olmasına çok iyi dert taşırdı. Geceye doğru hatanın kendisinde olduğunun ayırtına varmaya başladı sevmek, istemediği bir yerde çalışıp kendi yıllarını yok yere feda etmek değildi veya başka insanların düşünceleriyle yapılacak bir iş hiç değildi. Peki ne yapması gerekiyordu şimdi? Nereden başlaması gerekiyordu? En baştan, insan olmanın ilk ödevinden başlaması gerekiyordu.
Sevgiyi öğrenmekten…
Comments