top of page
Ara
Ali Haydar Rahbay

Gri Armoniler

Savaş uzun sürdü

Yıkılan evlerin, göçen yolların ve haram ekmeklerin sayısı hayli arttı

Değişen mekanın dışında hiç olmadığımız kadar iyiyiz ve alışığız olanlara

Sahnelerimiz, sinemalarımız, konferans salonlarımız şimdi uçsuz bucaksız

sokaklarda

Antik Yunandan bu yana görülmemiş genişlikte tiyatro sahneleri, hipodromlar

Oturaklar tıklım tıklım dolu ve yerler pislikle buğulu.

Fransa meydanında sallanan ibretlik cesetler gibi oynanan piyesler

Ve gözlerden gitmeyen sahneler,


Yokluk zamanı görülmeyecek çoklukta et gördük ve kükürt soluduk

Köpeklerin dişlediği kemiklerin sayıısı hastalıklar gibi arttı

Fakat ne üzülmekteyiz ne de bir serzenişimiz var bu duruma

Durağanlıkla ve metanetle oyunun sonunu beklemekteyiz.

Korkaklıkta, yoksunlukta çoğalmışız

Yaşamakla ölmek dışında her şeyden yılmışız

İpek mendillere işlenmiş yaşanmışlıktan ziyade kömürle duvara yazılan

hayatlardayız

Üzülemiyor insan alışkanlık hiç olmadığı kadar sarmışken bedeni

Genç kızların kaküllerinde ölüm grevi

Şişen kol damarlarından göreceğiz daha kaç çocuğun öleceğini

İşte böyle bileceğiz geçmişin silik hayatları şimdi nasıl birer birer eksilmiş

Ve sessizlik nasıl köreltmiş itiraz seslerinin yankısını

Buna rağmen üzülemiyor insan bu kadar mahrum kalmışken umuttan

Koca koca insan bedenleri yırtarken körpe kızların rahmini

Duyulmuyor geçmiş zaman hikayeleri


Bahçe kenarlarında dikilmeyi bekleyen sardunyalar gibi bekliyor savaşın

bitmesini insanlarımız

Bitmeli, artık bu son bulmalı dediğimiz her şey kapı aralıklarında bizi izliyor

Sabredişimiz ve bekleyişimiz ile mücadele ediyoruz bu kaçak olaylarla

Bitmesi için sürtünme katmak gerekmez mi bunlara

Dur desek de bitmez mi

Hani doğmadan önce taneciktik, doğduktan sonra bebek,

Temiz bedenlerimiz, nemli çocuk ruhlarımız vardı

Geçmiş zamanların oyunlarını eksiltmeden oynadık

Buna rağmen nasıl böyle karanlığa evrildik, habis ruhlara büründük

Geçmişimin toprağını elekten geçirip katsam ya şimdiye

Son bulsa oranın çığlıkları ve yeşerse yeniden yeniden gürgen ağaçları

Ahh her şey eskidi şimdi, umutlarımız askıda kaldı

Sevdalara çamur bulaştı, şarkılardan armoniler kaçtı

Çocuk ruhların üstü kalaylanmış şimdi,

bedenler eksik, insanlar barbar ve zavallı

Ihlamurlu hastalıkların ömrü azaldı, şimdi insanların ağzını kan ve çıban sardı


Ahh insanlarımız

Hepimiz benzer doğurgan rahimlerden değil miyiz

O zaman gücü alınca eline nerden gelir bu kin, bu öfke

Umudu yarım kalanlarımız


Yokluk varken elinde nereden gelir bu sonsuz sabrın kaynağı

İnlemesi gerekirken yeryüzü, perdeler gibi yırtılması gerekirken gökyüzü bu

yoksunluktan

Yılgınlık mıdır bunu cevabı, suskunluk mudur

Bu sonsuz kainatta yıllar yıllar sonra bütün bu boğuşmalar bitecek

Kuzeyin insanları gibi kan görmeyecek artık savaştan sonra doğan çocuklar

En büyük acıları, etten geçip kemiğe saplanan özlemler olacak

Sevdalara yük vagonu gibi bakılmayan zamanlarda büyük büyük umutlar

doğacak

İşte o zaman tabutlarda takırdayan kemik sesleri son bulacak.

41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright
bottom of page