top of page
Ara

Bakış Açısı

Bu sabah uyandığında yatağının tavan manzarasıyla karşılaşmıyorsun. Çok daha sert ve soğuk

bir yerdesin. Ayağa kalktığında ellerinle yere basıyorsun. Normalden çok daha aşağıdasın.


Uç tarafı kapalı bir ara sokaktasın. Çöp ve içki kokusu alıyorsun. Karnın dün gece yemek

yemediğin için çok aç. Ellerinle kendini iterek arka atağının üstüne kalktın. Bir yandan çöpe

tutunmaya çalışırken diğer yandan başını yenilebilir bir şeyler umuduyla dün sen gelmeden

boşaltılmış olan ama şimdi tekrar dolan çöpe sokuyorsun. Siyah poşetlerden birini dişlerinle

yırtıp açmaya çalışırken karnında şiddetli bir acı hissettin. Acıklı inlemelerin senden çıktığını

anlaman biraz zaman aldı. Anlamakta zorlandığın dilde konuşan iri bir adam seni tekmelemiş

daha sonra umursamadan çöpünü atıp gitmişti. Ancak ona kızmadın çünkü getirdiği poşetten

çürümüş pizza kokusu geliyordu.


Onu bulmaya çalışırken kafana küçük sert şeylerden düşmeye başladı. Gözlerini kaldırıp

baktığında yaşlı bir kadının sana binanın üst katından çakıl taşları fırlattığını gördün.

İnleyerek biraz daha kalmana izin vermesi için yalvardın. Kadın sana bağırmaya devam etse

bile canını acıtan şeyleri atmayı bırakmıştı. Kurtulduğunu sanırken apartman kapısından

uyuşuk yüzlü, gevşek yürüyüşlü bir oğlan çıktı. Sen daha ne olduğunu anlayamadan seni

ensendeki deriden kavrayıp kaldırdı. Canın çok acıdığı için ağlayıp kıvranmaya başladın ama

hareket etmek daha kötü hissettirdiği için durdun. Oğlan seni kaldırıma fırlatıp arkandan

bağırdı. Sert bir devrilme sesi duyduğun için kuyruğunu kıstırıp bacaklarındaki son güçle

koşmaya başladın. Kaldırımda senden rahatsız olan biri tekmesini gelişigüzel salladı. Yolun

ortasına fırlarken ilk defa olmayan acıyı bacağında hissettin. Araba sesleri duyduğun için

kalkıp oradan uzaklaşmak istedin ama arka ayaklarını oynatamadığın için yalnızca süründün.

Korna sesi duydun. Gözlerini sıkıca yumup canının daha fazla acımaması için büzülmek

istedin. Gördüğün son şey seni kurtarmak için annesinin elini bırakıp koşan küçük kızın yüzü

ve savrulan altın rengi saçları oldu. Son duyduğun ise kızının arkasından bağıran kadının sesi.


Çarpma gerçekti, senin de kızın da gözlerinizi bir daha açamayacağınızı biliyordun. Aklında

annen vardı. Ondan yine ensenden tutularak uzaklaştırılman, kardeşlerinle aynı şekilde

ağlaman, annene içinde sıvı olan sivri uçlu bir şey bastırıldığı görmen, daha sonra eve benzer

bir yere kapatılman, araya insanların ziyaret etmesi ve bazı arkadaşlarının alıp götürülmeleri,

alınmayanların bir süre sonra kendiliğinden yok olmaları, ümidinin tükendiği gün birinin

gelip seni o gri kafesten çıkarması… Kurtulduğunu sanmıştın ama olmamıştı. Seni bir ağaca

bağlamış gitmene izin vermemişlerdi. Onlara seslenmeye çalıştığında sana vurmuşlardı. Uzun

süre aç kalmıştın, yemek bulmaya gitmene izin vermemişlerdi. Yoldan geçen çocuklar sana

sert şeyler atıyorlardı. Yaşlı bir amca vardı, sahiplerin ortada yokken sana yemek bırakıyor ve

seni seviyordu. Daha sonra o da gelemeye başlamıştı. Uzun zaman sonra daha önce

görmediğin bir insan gelmişti. Üstünde beyaz bir gömlek, elinde daha önce gördüğün o sivri

şey vardı. Sana ne yapacaklarını anladığında boynuna bağlanan ipi var gücünle çekmiştin.

Kopan iple birlikte koşmaya başlamış, taşmanı arkandan sürüklemiştin. Kovalandığın sokağa

geleli ne kadar olmuştu bilmiyordun. Yirmi sarhoş, sekiz çete, seksen iki çocuk, elli amca, on

beş zorba görmüştün.


Kaç ay, kaç güneş geçti bilmiyordun. Tek bildiğin annen ve kardeşlerinle geçirdiğinden daha

fazla olduğuydu. Keşke o sivri şeyi bana batırmalarına izin verseydim diye düşündün. Seni şu

ana daha önce getirirdi. Seninle aynı dili konuşan arkadaşların vardı, hiç acın yoktu,

yiyeceklerin tadı güzeldi ve bulmak için istemen yeterliydi. Üşümüyordun, ayakların

yanmıyordu. Annen ve kardeşlerini bulmuştun! Mutluydun, adının ölüm olduğunu öğrendiğin

şeyin kötü olduğu söylenmişti ama sen ölümü sevmiştin.


Sonra açtın gözlerini. Rüya değildi bu. Birkaç saatliğine bir sokak köpeğinin bedenini

paylaşmıştın. Yanakların ıslaktı, ölümü denemiştin bir süreliğine. Gözlerindeki perde

kalkmıştı sanki. Etrafını daha iyi görüyordun. Hayır, bunlar senin daha önce de gördüğün

şeylerdi. Daha iyi anlıyordun. Sitedeki kedileri, sokak köpeklerini, sahipli hayvanları bile…

daha iyi anlıyordun.

 
 
 

Yorumlar


© Copyright

© 2023 by Turning Heads. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu

bottom of page