top of page
Ara
Okyanus

ANKARA

Yakın zamanda fark ettim ki Ankara’nın sonbaharı meşhur. Dökülen yaprakların arasında yürürken arada bir gelen çıtırtıyı duymak hatta daha fazla duymak isteyip bir köşede birikmiş yaprakların üstünde tekrar tekrar adım atmak. Sonbahar renkleriyle bezenmiş sokaklar, parklar, insanlar… Ahenklidir sonbaharda Ankara. Gri şehir demelerinden rahatsız olurcasına gösterir renklerini. Görmesini bilene sanattır sonbaharda Ankara ve duymasını bilene şarkılar söyler ruhundan koparcasına.

Hep sana sordular ne var bu şehirde bu kadar sevilecek, denizi bile yokken… Oysa onlar nereden bilecekti her sonbaharda aynı duyguların kalbinde belirip dökülmüş yaprakların hışırtısından sana seslendiğini. Onlar nereden bilecekti bu şehre ilmek ilmek işlenmiş anılarını her adımında gördüğünü. Onlar nereden bilecekti gözlerin ufku ararken sana denk gelen yeni tomurcuklanmış bir ağaçla bakışıp umutla dolacağını. Onlar nereden bilecekti ki çalan şarkıdaki her bir notanın senin için yankılandığını. Bilemezler işte, anlatmak da istemezsin ki sana özel kalsın bu şehir. Belki hafif bir yokuşu inerken belki kalabalıklar arasında bir çift tanıdık göz ararken ya da beklerken neyi olursa… Soğuk içine işlerken, hava da yağmak üzereyse sorgularsın belki ama dönüp dolaşıp kendi sokağına gelince anlarsın ki Ankara’dan vazgeçmek kolay, anılarından değil.

Kendini çok yalnız da hissetsen, kalabalıklar içinde bunalsan da Ankara kucak açar sana. Denizi yoktur belki uzun uzun baktıran ama öyle sokakları vardır ki kulağınızda çalan şarkıdaki sözleri gerçek yapar. Ait hissetmek derler ya iyisiyle kötüsüyle, buranın havasına bile ait hisseder insan kendini. Gidince belki özlediğinizi hissetmezsiniz ama geri gelince, Ankara’ya has o kokuyu alınca vuslatı dibine kadar yaşarsınız.

Dostluklar da başkadır Ankara’da aşklar da. En çok eğlenenlerin içinde bile biraz hüzün vardır. Aşklar hep yarımdır, aşıklar hep bekleyişte. Mutluyuzdur genelde birlikteyken ama yalnız kalınca bu şehrin sokaklarının ağırlığı çöker üstümüze. Yalnız yürüyenlere iyi bakın hepsinin bir hikayesi var onları buraya bağlayan ve gözlerinden okunur çoğu zaman. Bu kadar genellediysem de elbette bizim de var mutlu aşklarımız, huzurlu yuvalarımız… İşte onlar da aslında bizi bu şehre bağlayan başka bir unsur. Belki bir gün o hislere ebedi kavuşma umudu yeşertir içimizde. Biz bu şehrin insanlarıyız ve belki de her şehrin insanlarında olduğu gibi bizim de en çok ihtiyacımız olan şey umut. Kendi küçük penceremizden de baksak; en tepeden güzel Ankara’yı da izlesek her yerde aynı manzarayı görür, aynı kokuyu alırız. Demiştim ya bu şehrin başka bir kokusu var diye umut işte o koku. Yüz yıllar öncesinden kalma bir umutla ve azimle doludur sokaklarımız. Bizi Ankara yapan bunlardır aslında. Biraz umut, bir çift mavi göz ve çokça azim. Ankara böyle kokar işte, belki de bu kokuyu alan bir daha unutmuyor, ayrılsa da bu şehirden…

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


© Copyright
bottom of page