Huzur, uzun bir günün sonunda
ayaklarını uzatıp rahatlamaktır aslında.
Huzur, kendine bir çay demleyip
geçen günü uğurlamaktır.
Huzur, çiçek kokulu bir sabunla
kendini narince yıkamaktır.
Sıcak suyun omuzlarındaki yükü
yavaşça eritmesidir.
Huzur, sahaftan aldığın çirkin bir kitabı
bir kere daha eskitmektir.
Kitapla bir olup
yeni maceraların zevkiyle demlenmektir.
Huzur, başını yastığa koyup önce bugünü
sonra başka günleri yâd etmektir
geçmişin hayaletleriyle acı tatlı bir sohbet etmek
onları kınamadan uğurlayabilmektir.
Gerçek huzur, gece ikiden sonra başlar,
hava kararmış; çocuklar artık uykuda
perdeler çekilir yavaş yavaş
camdan dışarı bak.
Ben huzuru gözlerim uykudan yanarken
etrafında ışıkların dans ettiği
sonları görünmeyen camdan gökdelenleri
selamlarken buldum.
Ben huzuru gecenin
sabırlı sessizliğinde buldum.
Kuşlar uçmuyor, arabalar gezmiyor
hayatın nabzı sonunda yavaşlıyor.
Saat beşe geliyor,
huzuru sadece kendime saklamak isterken
o, başkalarını ziyarete gitmeye hazırlanıyor.
İşte ayrılık vakti geliyor.
Güneş gecenin siyahını
trunucunun her tonuyla kesiyor.
Artık şehir uyanıyor
başkalarının huzuru başlıyor.
Gece misafirim müsaade ister,
Müsaade sizin
Yarın akşama, bir sonraki sessizliğe kadar,
İyi günler sevgili dostum.
Comments