“Videolarda tek yapmanız gereken filmleri geri almak, böylece ölen insanlar yeniden canlanır.” -Michael Haneke
İlk eleştirimizi Yedinci Kıta adlı film üzerinden yapmıştık. Ki bu film de bizi serinin ikinci filmi olan Benny’s Video’ya sürüklüyor.
Benny’s Video 14 yaşında bir genç olan Benny’nin şiddet dolu yönlerini ortaya döküyor. Tabii öyle bildiğimiz ergenlik maceralarından değil.
Benny, hayatı tamamen ekrana bağlı bir çocuk. Haneke, bu detayı kafamıza öyle bir kazımak istiyor ki, filmin çoğunu bize küçük bir televizyon ekranından izletiyor. Dikkat çekmek istediğim nokta ise özellikle şiddete eğilimli sahneleri ekrandan aktarması. Haneke’nin modern toplumu ve insanın kendine yabancılaşmasını ele almayı sevdiğini bilenler için çok da şaşırılmayacak bir ayrıntı.
Benny, ekran bağımlılığından dolayı sanal ve gerçeği birbirinden ayıramayacak hale gelir. Bir domuzun ölüm sahnesini defalarca izler. Öldürmek kavramı ona ekrandan ulaşamayacağı kadar uzak kalan bir histir. Bu gerçekliği tatmak ister ve filmin sonuna kadar bu arzusuna kavuşmak için elinden geleni yapacaktır.
Filmin beni ve tahminimce diğer birçok seyirciyi de hayrete düşüren sahnesi Benny’nin dışarıda rastgele tanıştığı bir kızı eve getirip vahşice öldürdüğü sahnedir. Vahşice kelimesini kullanırken çok emin olamıyorum çünkü sahnenin bizde yarattığı ürperme hissi dışında yönetmen hiçbir duygu barındırmayan bir ortam yaratmış. Benny, kızı öldürüşünü kameraya alıyor ve sonrasında defalarca izliyor. Ne yaptığının farkına varmaya çalışıyormuş gibi adeta. Eylemleri onun için bir şey anlam ifade etmiyor. Hatta cinayeti işlediğini düşünmüyor belki de.
Şimdi filmin daha da garipleştiği yere geçiyoruz. Bu cinayeti öğrenen aile, durumu direkt örtbas etmeye çalışıyor. Baba cesetten kurtulurken, anneyle oğul (Benny) seyahatlere çıkıyor. Çarpık bir aile ilişkisi söz konusu yani. Ailenin üç bireyi de durumun gayet farkında. Ama onlar için önemli değil. Burada anlıyoruz ki hissizleşen dünyada Benny tek değil. Ona en yakın konumda olan (!) anne ve babası da bu hissin kıyısına vuranlardan. Filmin sonunda Benny ailesini ele verdiğinde ise bir intikam tablosu oluşuyor.
Filmin çözülme kısmında karakterlerin pasifliği sizi çıldırtacak boyuta getirebilir. Zaten Haneke’nin de yaratmaya çalıştığı etki az çok bu. Kendisi bir röportajında diyalogların edebiyata ait olduğunu ve sinemanın görsellerle derdini anlatmasının daha ilgisini çektiğini söylemişti.
Hemen filme geri dönüyorum çünkü Benny yalnız bırakmaya gelmez. Filmin en sevdiğim sahnelerinden birisi Benny’nin saçlarını kazıttığı sahne. Arno Frisch’in muazzam oyunculuğu ve kafasındaki saçların yavaşça yere düşmesiyle bir değişime şahit oluyoruz ve anlıyoruz ki, yakında bir yerlerde yine kanımızı donduracak Haneke.
Filmle ilgili görüşlerimi Ekşi Sözlük yorumlarını okurken bulduğum ve haklı olduğunu düşündüğüm bir yorumla bitirmek isterim : “Ailesi istemeden Benny’nin, Benny isteyerek dünyanın farkında değil”
Comments