top of page
Ara

Elifba

-elif-

yıldızların sesine uyandım

kaybolmuş köpeklerin yollarda uluduğu

kadim kehanetlerin dillere dokunduğu

sezgisel yerleşim birimleri kadar açık

ayan bir belirsizliğin tarifine daldım

fakat, dedim, bu fısıldadığın bana yabancı

bu şekilsiz, en az senin kadar kaçık

n’olur ayıplamayın beni

çünkü

ben ona dedim, bu benim dilim

değil

bu hezeyan


bir anafor bu


bana dayattığın


bu benim kendimi yayma biçimim

n’olur ayıplamayın beni


-beril-

sonra beni tutup kapılardan geçirdiler yeşil yeşil

farazi adamların sırasına kattılar

en önde bir gölge vardı, belli ki

ışığın önünde siper ediliyordu bazı gövdeler

çürük gövdelerin sayesinde ürüyordu hastalıklı dengesi

gücün, ödülün, bilginin

ve sırrın, mucizenin, ve otoritenin

ve yürüdüğü yolu cebinde taşıyordu kimimiz temkinli

muska yapmıştı bir ötekimiz dededen kalma

öğütleri:

az çiğne ağzının ve kafanın içindekileri


-tenzile-

sabah kıvılcımlanıyor pencerede


derinlerde

uykunun göz eriminde


dikine serdim yatağımı birbirine değmeden uzayıp

…uzayıp giden doğruların dikine

ve birbirini sevmeyen kelimelerin

mecburi birlikteliğine katlanmak zorundayım

bir örnek şu sabahlardan, sayımlardan ve ve ışık oyunlarından

üzerime olacak günler biçmek durumundayım


-semiha-

n’olur ayıplamayın beni

hani kuru bir yaprağı ezer gibi çıtırtılarla doğmuyorsa gün

sesimin yettiği şiirler bir yere kadar

ve aklım ermez çelik parıltılarıyla o tutkuyu

tutup devamlı kılmaya makul bir yıldırım gibi

bir atıp bir duran


kasılıp yumuşayan

kalplere taşımaya/bir kalp benimki

aksi gecelerde tıkırtılı muhalif

ve muhtelif

insansı uyuşukluğuyla bedenin


-cimcime-

kara kömür toz bulutu karanlığın dağılıyor

sebatkar bir ressam ve sanatsız

tek tek çiziyor yeniden


hatlarını dünyanın

içim daralıyor sanki bir üçgen çöküyor üzerime

tepe noktasından dağılıp daralıyor sanki açık alanlar

uzamın içinde sezgisel konumu kesen

ve hep paralel hiç temassız öyle umursamaz

uzayıp giden doğrular:


düşünürken kendim kadarım

ne kadar varsam ki


düşündüğüm kadar varım

her ne varsa dünya hayat tanrı sevgi korku

eğer varsa gerçekten


ancak düşündüğüm kadar


ancak ben ne kadarsam


düşününce ne kadarsam ben


o kadar var/ancak o kadar

tanrının mümkün kıldığı kadar


-hayriye-

ama t a n r ı m ben seni seviyorum

sonsuz bir ben olarak seviyorum seni

gözlerimi kapatıp şimşekler çakıyorum

bu benim kendimi anma biçimim

algımın sınırlarında yıldırım gibi

n’olur ayıplamayın beni

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright

© 2023 by Turning Heads. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu

bottom of page