Hafif esintili su üzerine irili ufaklı yakılmış bu yüzlerce ışık kümesi Yahtis yüzen şehrinin imza simgelerinden biridir. Asıl ihtişamını aysız karanlık gecelerin gölgesini aydınlatarak kazanır. Göz alabildiğine irili ufaklı tekne ve gemi yaktıkları lambaların büyüklüğüyle değil, onları seyre dalmış herhangi bir gemi ferdinin gözlerine ulaştırdığı kısık veyahut parlak halleriyle anlamlıdır. Böylelikle de fiziki uzaklıkları anlaşılır, ve başlar kim komşu olmuş kim bir sokak ötede kim başka bir caddede. Birisinden hoş bir sohbet, bir tını veyahut bir ezgi fırlar durur dolaşır diğerlerini. Gecenin tenhasında seyre koyulmuş o tını karanlığın aydınlatıldığı ruhani bu senaryodan herhal, bir peri fısıltısı gibi gelir kulağa. Ve fırlar nice başkaları ulaşmak için öteki kulağa. Sanmayın ki tüm bu fısıltılar faslı kargaşa içinde olsun! Sanki zıvanasında bekleyen bir trafik memuru öbürüne dur derken diğerine salık vermekte, yeri geldiğinde aynı yolu herkese açmakta fakat bu ezgileri birbirine hiç çarpıştırmamaktadır. Böylece sanki sağ kulağında bir periyi sol kulağında bir meleği duymaktadır kendisine ulaşan müzikte insan. Tabi melodilerin muntazam yolculuğu Yahtis şehrinin insanın önüne serdiği çoğu mucizesinden yalnızca biridir. Denizin üstüne taşıdığı kırılan ışık kümeleri, esen meltemin suratınızı yalamakla kalmayıp-ve sanki bir sevgili misali- belinize sarılması ve denizde batmadan süzülen binbir çeşit demir parçası…
top of page
bottom of page
Comentarios