uzun sarı otlar arasında dolaştım
ve dört taraftan suya kadar yürüdüm
rüzgar durmadan uğulduyordu
vahşi bir zeytin ağacının altında
toprak kumlu ve taşlıydı
gümüş sırtlı yapraklar yağıyordu üzerime
sakallarımda karıncalar dolaşıyordu
denizin durgun olduğunu düşündüm
yıldızların sesine uyandım
ıslak ve yosunlu, ıslak ve kaygan
rüzgar durmadan uğulduyordu
uzun sarı saçlarım rüzgarla esiyordu
mutlu bir taşı başımın altına almış yatıyordum
yağmur yağıyordu ve şimşekler çakıyordu
şimdi ölüm göğsümün ortasına bir dokunuşu olabilirdi ışığın
şimdi suya bırakılan bir çiçekti belki liman
tırnaklarım kök salmıştı uzandığım toprağa
ve geçen yılların hesabını yüzüme kazıyan bir ihtimaldi zaman
denizin saydam olduğuna inandım
plastik bir sandalyede oturuyordum
güneş soğuk ve beyazdı
rüzgar uğulduyordu pencerede
kucağımda geceyi sevip okşuyordum
karanfil çiğniyorduk ve fısıldayarak
cennetten bahsediyorduk birbirimize
Opmerkingen