Yoldan geçerken görüp de kendi kendimize ‘seni bir yerden gözüm ısırıyor lan’ dediğimiz ne kadar çok insan olmuştur. Hiç de öyle aksini iddia etmeye çalışmayın. Zaten böyle bir gayret içinde olmayanları sıradaki cümleye alkışlarla uğurluyoruz. Bahsettiğim şey, beynimizi hatırlamaya zorlayıp, bir anılar sorgulamasına sevk etse de yok arkadaş, bulamıyorum. Tamam, insan insana benzer ama bu kadar göz aşinalığı da boş değildir. Belki de hiç tanışmadık, sadece ben fark ettim sizi ve bir şekilde, muhakkak ki bir sebepten ötürü kafaya yazdım tipinizi.
Yine tanıyıp tanıyamamak arasında bizi arafta bırakan az önceki durumdan çok daha beter, bizi derin utanç bataklığına sürükleyen durumlarla da karşılaşıyoruz. Bir telefon zırt diyor, bir bakıyorsun ki numara kayıtlı değil. Ulan kim bu şimdi derken, önemli bir telefon olma ihtimalini göz önünde bulundurarak ufaktan bir ‘alo’ çıkıveriyor ağzından, başka nerenden çıkacaktı ki? Karşıdaki güçlü ve özgüvenli, ben senin yedi ceddini bilirim havasında başka bir ‘alo’ yapıştırıveriyor. Apışıp kalıyorsun bu güven karşısında. İsmin de cümle arasında sarf edilirken, kim olabileceğine dair birkaç fikir geçiyor aklından ama gayet yüzeysel. Tahminlerden biri deneniyor. Tutturursan kıyak, ama tutmazsa üstelik karşı taraf da bunu anlar ise vay haline, işte bataklıkta derine doğru çekiliyorsun. Çırpınmak ölümüne sebep olur, bu yüzden çaktırmadan su üstüne çıkacaksın hemen: ‘Yok abi tanımam mı, yanlış anladın’ gibilerinden. Bu durumda da ‘madem tanıyon kimim lan ben’ sorusu ile dört bir taraftan abluka altına alınman gayet olası. İş bu raddeye kadar gelirse paşa paşa sallayacaksın beyaz bayrağı telefonun gözüne doğru.
Ha eğer olur da anlamazsa, yeni bir tahminde bulunmak gayet riskli, ya tutarsa tarzında Nasreddin hocavari hareketlere girmenin hiç yeri değil. Yapılacak en mantıklı hamle durumu idare edip, ipuçları toplamak, e hala bulamıyorsan da işim var abi beş dakika sonra arayayım mı deyip, telefonu kapatır kapatmaz numarayı kaydedip, whatsapp fotoğrafını kontrol etmek. Şansın bu kadarı ya ekrana baktığın anda bir kedi çizmeye çalışıyor yüzünü. Tek çare var, o da engellemek! Şansını bu kadar zorlayan insanlara net bir cevap vermek şart oldu, ne bileyim kardeşim ben senin kim olduğunu? Belli ki benim neznimde sen, senin nezninde benim olduğum kadar değerli olamamışsın.
Neyse sözü daha fazla dallandırıp budaklandırmadan asıl konumuz olan karşılaşmalara dönelim. Bu kişilerin de beni anımsadığını hissediyorum ama hiç çaktırmıyorlar, işin içinde mutlaka bir oyunculuk var. Aklımdaki karşılık tam olarak şöyle: Onların da beni fark ettiği an uzaktan delicesine el sallamak. Tanıdığım insanları bile büyük utanç içinde bırakan bu hareket, onları yine bir yol ayrımına sürükler. Bir kısım rol keserek, beni göt gibi bırakmaya çalışır ve kafdağında bıraktıkları burunlarına ulaşmak için adımlarını hızlandırır. Böylesine bir durumda, burunsuz bir yiğit düşünülemeyeceği için pozitif ayrımcılık yapıp, sadece kızları çeviriyoruz yollarından. Nereye böyle, tanımadın mı beni diyerek telefondaki özgüvenli arkadaşın da desteğini omuzlarımızda topluyoruz. Destek son derece elzem, öyle kolay değildir yoldan insan çevirmek 2023 Türkiye’sinde.
Diğer kısım ise ‘ulan bu davar bana el sallıyor heralde’ diye etrafı kontrol eder ve emin olarak turu tamamladıktan sonra artık konuşmak kaçınılmaz olmuştur. İyi de ne anladık biz bu işten dediğinizi duyar gibiyim. Bu dünya eşitsizliklerle dolu maalesef. Birinin bize verdiği değer, bizim onun için beslediğimiz hislerin binde biri etmeyebilir. Aslında böyle olması gayet doğaldır ama bu durum yüzümüze vurulduğunda hazmetmesi düşünüldüğü kadar kolay değildir. Ünlü düşünürün de dediği gibi: ‘Beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim ise beni beğenmez…’
Comments