Bir sandukadan, ölü bir kitap çıkıyor
Ellerimizde cevelanı kitabın
Bu, elektriğe dair bir kitap
Erkeninde çıngıyı duymuş,
Ertede atlardan hariç,
Ve çok da konuşmamış bir adam yazmış
Konuşamamış,
Çünkü cevelanı haber etmemiş adam
Ayrıca konuşmaksa bir sandukayı topraktan yapan
Beyler demiş
Beyler,
Hangi sözden dönüldü ben koşarken
Karşılık gelmiş: Ekseriya!
Bir nazardan yararlı cevapmış bu
O nazardan kurulmuş adamın yayı
Salınan ok gözden ırağa uçmuş
Ve adam muhayyel, birtakım şeyler yazmış
Bir sandukadan, zamanlar yaşamış bir kitap çıkıyor
Güneşin arda bıraktığı günlerden
Sıtmalı bir sesten ve kuru-kandan gözlerden aşıp
Bugüne ve bir sandukaya gelen o kitaptır
Daha ey serdedilen cevelan
Daha dolan
Daha oynaş ellerimizde
Ki gariplik bizi terk etsin
Kağşamış omuzlarda taşınmazsa ata binecek adam
Ağız dolusu ölmüyorsa şehre kalkansız doluşanlar
Erketede kurtlar ulumalarını zorla bastırıyor ve
Gök yükünür de insan yaslanır
Efe değilim, farklı dünya bir farklı puslanır
Bir sandukadan, ölümden ölmüş bir kitap çıkıyor
Nasıl ki seyahat sızmaz tüm damarlardan
Bu adam da yerine bağlanarak yazmış kitabı
Kalınan ve cevelan
Elimizde söylüyor yazıya kara yazılanları
Serhat türküsü sanılmaz kimsece
Şehrimde üreyen şarkı, serhat, voyvoda
Ilırsa yeşeren sahte dallar rahatız
Ayaz vurmaz şehrimi, olan sade dumandır
Bir sandukadan, ölümün kayırmadığı bir kitap çıkıyor
Ölüm adamı da kayırmayacak
Şu hâlde neye karar kesilmiştir bilmiyor adam
Ki cevelan sözümüzü aldı
Daha dolanıyor ellerimizde
Ve yırtınıyor çıngıyı
Tazılar peşlerinde
Gerildi taze kalem
Yazdı, yazdı, yazdı elektriği
Eve baktı, merdivene baktı
Tuttu sürahiyi, su mu bu ölüm mü! Karardı
Fırlattı ve
Yekpareydi sürahi adamdan ve kitaptan önce
Ama su, su muydu ölüm müydü
Sürahi, kitapta kaç cümle varsa o kadar parçalandı
Sonra adam,
Ellerinde cevelan bizden ve arda kalanımızdan aldığı
Bir parça çekip çıkardı o yığından
Sudan mı ölümden mi koruduğu o parçanın bizi
Ellerimizde ılınacaktı
Bir sandukadan, ölümü zamanlara bildirmiş bir kitap çıkıyor
Esefle kınamış adam yazarken kitabın son ismini
Adam, yığından, özenle, bir parça çekti
Tartmadı bile neyin parladığını elinde
Gözünü kıstı, gözü hep kısıktı
Bizi bakmayla sezemeyince uzaktan
O sivrinmiş belayı nişan buldu
Bilahare dedi, bana anlat onları
Şimdiyse sürüldüğün gibi kal tüfekte
Böyle böyle bize fırlattı parçayı adam
Art arda tüm kalplerimiz delindi.
Nâhak mıydı cevelan ellerimize
Veyahut
Yezid gülümser miydi
Şaştık.
Bir sandukadan, derdi ölmek bir kitap çıkıyor
Ve kitabı hoyratça saklayan adam
Ne yapıldı ben koşarken de su karandı
Su mu ölüm mü oldu
Cevap gelmiş:
Düşünürler!
Geri durmak istemiş bu yanıt üstüne adam
Delinmişliğimizi,
Ki o verdi bunu bize
Elimizden almak istemiş
Ama alacağı elimizden tekçe cevelandır
Art arda tüm kalplerimizden aldık o parçayı
Bir sandukadan bir kitap çıkıyor ve
Vurduk kitaba, vurduk her gözden ayrı bir ölüm öfkesi akarken
Elimizde cevelan
Elimizde su mu ölüm mü
Yırttık her kütlesini, sayfalarla uğraşmadık
Bir daha kapanmasın diye dışını
Hep görülsün diye içini parçaladık
Taze evliler dehşete düştü bizimle
Gerilmişti kalem, boşandı
Başından ve sonundan, sandukayla inilti kesildi kitaptan
Adamsa yalnız izledi
O sürahiyi kırmayacaktı.
コメント