Aldım mektubunu. Doğruyu söylemek gerekirse, hayal kırıklığına uğradım, sevdiğim. Oysa ne büyük heyecanla beklemiştim kendi adımı yine senin satırlarında okumayı. Görüyorum, ayrılalım dememişsin, ama söylediklerin de beraber olmamızı desteklemiyor. Sanki, “Geldiğin gibi git!” demişsin. Demişsin ama, ben mi geldim sanki sana.
Sen değil miydin bir ilkbahar akşamı solgun ruhuma selam veren? Sen değil miydin kışa dönmüş baharımı tekrar canlandıran? Sen değil miydin ilk elimi tutan, adımı soran, sorup da güzelliğinden söz açan? Sendin... Sendin ya o “gelen”...
Şimdi de yine sensin, tuttuğun eli bırakmaya çalışan. Korkak mısın değil misin? Çözemedim bir türlü. Gelmediği gibi nasıl gitsin bir de insan? Sevgi ya bu, her gönüle yaraşmaz, her kalbe yakışmaz. Şimdi “Yakışmamış benim sevgim sana!” diyemem de. Yakıştığını düşünürdüm çünkü.
Bir de kendi sevgimi üste çıkarır gibi oldum ya. Sen de güzel sevmiştin tabi. Sevmiştin, sevmiştin de, sevginin kapısına ayrılık dayanınca, sayılır mı o hala sevgiden? Bunu da sen cevapla, sevdiğim. Ben cahili olduğum soruların cevaplarından bihaberim çünkü. Sen ki, biliyorsun gibi.
Aklında bulunsun, aldım mektubunu. Yoksa yazamazdım bu gözyaşlarından yeşeren satırları. Ne güzel yaptın ha, sevgilim, acıyı da tattım sayende. Boş verelim bu acıyı da, ben sadece kalbimde kalan karmaşıklığı çözersin diye yazdım. Sen çöze dur sevgilim. Ben burada bitiriyorum bu mektubu.
Comentários