İnsanlar gerçekten farklı mıdır?
Kan bağı ve soy ne kadar önemlidir?
Ya hükmedenlerin soyu kirlenmişse?
Beni yönetmeye layık gördükleri kan bağının ardına saklananlar, o süslü elbiseleri ve zarif
tavırlarıyla benden üstün olabilirler mi? İnsanların iradelerini yok sayan yozlaşmalara tüm bir
krallığı tehlikeye atabilecek olanlara o tacı bırakmayacaktım.
Başlarında taşıdıkları taç yalnızca bir kan bağıyla hak edilmez. Onu taşımak, kandan çok daha
fazlasını gerektirir. Taç, yalnızca bir süs değil; o krallığın gücünün iradesidir. Kendini
taşıyacak olanı, halkını ileriye taşıyacak olan gerçek varisini seçecekti. O benim kaderimdi.
İçimde taşıdığım o amasız ateşle beni çağırıyordu. Elimde tuttuğum parlayan kılıcımla onu
hak eden ben olacaktım. Gün gelip de bütün dünya önümde eğildiğinde, gerçek adaletin ne
olduğunu bir kez daha göstereceğim.
Adalet mi? Kanunlar mı? Eşitlik mi? Bu dünyanın adaleti, kılıcı keskin olanın ellerindedir.
Güç ve hüküm süren irade, gerçek adaleti belirler. İster kanla boyanmış kızıl bir kılıcın
savaşçısı olayım, ister soğuk bir buzdan kraliçe gibi hükmedeyim; bu tahta sahip çıkmak
benim hakkım, boynumun borcudur. Ve bunun için karşıma çıkan her engeli yok edeceğim.
Taht bir varise miras kalmaz; taç, kendine bir varis seçmez. Sadece en güçlü olan, onu hak
edebilir. Şimdi, o tahta uzanma sırası bende. Kanla boyanmış kılıcımı kuşandım; bana ait
olacak halkım ve topraklarım için savaşacağım. Sarsılmaz bir hükümdar olarak yükselip
kaderimi kendi ellerimde tutacağım. Bu dünyaya adalet, benim kılıcımla gelecek.
Comments